Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Aşk'tan bazen gitmek gerekir!

- Çorabındaki delikleri seviyorum, dedi A kızın dudaklarını kemirirken.


- Hımm... diye bir ses çıkardı B. Mutlu görünüyordu. ‘Bu gece onu terk edeceğim.' Diye geçirdi içinden. Saat: 14.20'yi gösteriyordu. A'nın ellerini tutarak göğüslerine bastırdı.

- Bu gece seni terk edeceğim, dedi sonra A gömleğinin düğmelerini açmaya çalışırken.

A sesini çıkarmadı. İşine devam ediyordu. Bir eliyle B'nin eteğinin altından bacaklarını okşuyordu bir eliyle de sol memesini mıncıklıyordu.

Yarım saattir sevişiyorlardı. Yine kötü bir kavga olmuştu bu, tokat atmıştı B, A'ya. Pişman olmadı hiç o tokattan ama. A'da elini kaldırmıştı. B gözlerini kapamıştı o tokada. Hazırdı, bekliyordu. Sertçe yüzüne inmesini istiyordu hatta. Sert, çok sert olmalıydı ki kendine gelebilmeliydi. Hâlâ bu adamın yanında ne işi vardı anlayamıyordu hiç. Anlaşamıyorlardı işte. Ota çöpe kavga eder olmuşları son zamanlarda. Bu kez de sofraya tuzu koymayı unuttuğu için kavga etmişlerdi. Allah'tan evli değillerdi. Nasıl dayanırdı yoksa buna?

B çok sinirlenmişti. Tutamadı kendini. Bir tokat attı A'ya. Ama A tokat atmadı ona. Sertti evet. Sertçe kendine çekti B'yi. Öpüşmeye başladılar.

Bütün bunlara A da bir anlam veremiyordu. ‘Kız unutmuş işte, ne var bunda?' diye geçiriyordu içinden. Ama kıza bir tuzluk için neler söylemişti beş dakika içinde. Bazen kendini hiç anlamıyordu doğrusu. B... O, o kadar güzeldi ki... Ve o kadar masum...

‘ ‘Yine seni terkedeceğim' dedi işte.'' Diye kızdı içinden A. ‘Ne zamandır bunu söylüyor. Ya bu kez ciddiyse diye korkup durmaktan bıktım. Gitmesini istemiyorum ki... Tamam, belki birkaç gün ara verebiliriz. Ama tamamen hayatımdan çıkması... Bı çılgınca bir şey. Ben... Ben onsuz yapamam ki. Ben onunla varım. Senelerdi bu evde birlikteyiz biz. Hem nasıl gider? Yoksa artık beni sevmiyor mu? Bu gidişle kendi aptallığım yüzünden onu kaybedeceğim, Tanrım!''

‘Seni bu gece terk edeceğim.'' Dedi B, A'nın boynunu somurmaya ara verirken. ‘Tadını çıkar bu anın.''

‘B...'' dedi adam zoraki gülümseyerek. Yüzünde korkmuş bir ifade vardı. Gözbebekleri büyümüştü. ‘Sensiz yapamayacağımı biliyorsun.''

‘Yaparsın.'' Dedi B. ‘Yaparsın sen. Her şeyi çok iyi biliyorsun!''

‘B... B, ben özür dilerim.''

‘Ben de...'' dedi B.

...

İki saattir sevişiyorlardı. A bir türlü bırakmıyordu B'yi. Biliyordu, bırakırsa giderdi. Yorulmuştu ama B. Bacakları sızlamaya başlamıştı. Bıraksın istiyordu artık. A sıktıkça sıkıyordu bileğini. Ağırlığını tamamiyle B'ye vermişti. Kıpırdamasına bile izin vermiyordu kızın.

En sonunda A'da yoruldu. B'nin memeleri arasında uyumayı hep sevmişti. Yine öyle yaptı. B daha çok kızdı. Ellerini yana attı. İçinden saçlarını karıştırmak gelmiyordu bu kez. Başını yana çevirdi. Suratını astı. A aldırmadı hiç buna. Bir süre sonra göz kapakları ağırlaşmaya başladı. Bıraktı kendini. B'ye bıraktı. B gözünü bile kırpmadı. Karanlık olduğunda A'yı itti üzerinden. Kalkmaya hazırlanırken durdu bir süre. A'yı seyretti. İşaret parmağını öptü önce, sonra A'nın dudağına dokundu. Giyindi çarçabucak. Çantasına birkaç giysi koydu hemen. Saçlarını aleladede topladı.

Diğer odaya geçti sonra B. A'ya mektup yazmaya karar verdi.

‘Can... Canım... dın...

Bu gece seni terk ediyorum. Bana hiç inanmadın. Ama bu gece yapacağım bunu. Tükettik biz. Birbirimizi tükettik.

Seni hâlâ çok seviyorum. Ama yapamıyoruz. Biliyorsun.

Gitmeliyim.

Döner miyim bilmiyorum. Ama şimdi gitmeliyim.

Her zamanki gibi hoşça kal bebeğim.''

...

Gitti B.

Kapıya geldiğinde son bir kez döndü baktı arkasına. Evine, A'ya. Kapının aralığından bacağı görünüyordu. Sadece ‘Dizlerinde uyumayı özleyeceğim.'' Dedi gözyaşı yanağından süzülürken. Yutkundu. Çıktı kapıdan. Ardından kapanan kapıyı okşadı sonra.

Gitti. Fazla durmaya gelmezdi. Yoksa cayacaktı.

Gitti. Üzerindeki A'nın hırkasıydı. Bunu giymeyi çok severdi. Hava çok sıcaktı bu gece. Ama B çok üşüyordu. Kaybolmuş gibi... Çok soğuktu gece.

Omuzları öylesine ağırdı ki... Bir an önce gitmeliydi.

...

Gitti.

...

A gözlerini açtı birden. Rüyasında B'nin gittiğini görmüştü. Sonra yumdu gözlerini. O gitmezdi ki(!)...

Yüzüne vuran güneşle uyandı A. Güneşi hiç sevmezdi. Yine B açmış olmalıydı perdeleri. Kaç kere söylemişti şu kıza loş ışık daha güvenli diye ama kızın bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu ki...

Gözlerini açmak gelmiyordu içinden. Bir süre daha gözleri kapalı uzandı yatakta. Sıcak daha da etkisini göstermeye başladı. Daha fazla dayanamadı. Açtı gözlerini. Bir eksiklik vardı ama. Sağına soluna baktı. B yoktu. B...

O gitmişti.

Yastığının üzerinde B'nin el yazısıyla yazılmış bir mektup vardı. Ne çok severdi o ipeksi yazıyı. Okumaya başladı. Okudukça gözleri büyüyordu A'nın. Gitmişti.

Gitmişti.


31.08.2009

Elif Ayvaz

2 yorum:

Harun Aktaş dedi ki...

Hikayenizde(öykün) konu itibariyle ekseriya okuduğum hikayelere bir benzerlik gösterdiğini söylemek isterim.Ancak üslüp için öyle bir şey söylemek doğru olmaz;çünkü farklılığını kouyor,ya da kaleme has bir üslup diyelim.Bir yazarın cinsiyeti olmaz derim,hep-ki zaten öyle değil mi- ve bunu tekrar sizde gördüm,yani doğru düşündüğümün kanıtıdır bir nevi- doğrular tartışılır-.Gerek kullandığınız sözcükler olsun gerek...Yani açık bir ifadeyle sevdim üslubunuzu,ancak beklediğim bir son oldu,hani farklı sonla bitirilebilirdi haikayeyi bu sizi daha okunur kılar diye düşünüyorum naçizane...


Harun Aktaş...

Elif Ayvaz dedi ki...

Teşekkür ederim ilginize ve değerlendirmenize.
Yalnız bazı yazılar gidişe endeksli oluyor ve ne yaparsa yapsın yazar değiştiremiyor.
*Not: Hala bir son düşünmekteyim yine de. Belki bir gün yazarım.