Sarraf Ali Sokaktayız.
Yürüyoruz. Saçma bir şey söylüyorum.
Gülümsüyor. Günler sonra ilk kez gülümsediğini görüyorum.
Biz öyle gülüşürken apartmanın kapısı
açılıyor. Biri çıkıyor dışarı ama ondan yana bakmıyoruz hiç.
Biz geçerken adam arkamızdan koşmaya
başlıyor. Sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyor.
“Senin ne işin var burada!”
Kolumdan yakalıyor beni. Sarsıyor da
sarsıyor. Gözlerindeki korkuyu okuyabiliyorum. Durmadan etrafına kaçamak
bakışlar fırlatıyor üstelik. Sanki biri onu görecekmiş gibi. Başına işler
açılacakmış gibi…
“Senin ne işin var burada!”
“Onun eşi vefat etti. Cenaze işlemleri
için buradayım.” diyorum. Bir şey söylemesine fırsat vermeden dönüp
uzaklaşıyorum.
Öylece bakıyor ardımdan.