Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Rüya

Yıllarca yürüğüm o yoldan yürüyorum yine. Ortaokulu bitirdikten sonra hiç geçmemiştim bu yollardan. Yanımda kardeşim var ve 6–7 yaşındaki hali. Elini tutmuşum. Kafamda binbir türlü düşünce var şu an hatırlayamadığım…
Biri geliyor arkamızdan: yüzü belirsiz bir adam… Saçları yok. Takip ediyor bizi. Kardeşimin elini daha çok sıkıyorum. ‘Hızlı yürü biraz.’ diye azarlıyorum onu durduk yerde.
Adam hala peşimizden geliyor. Demiryolunu geçiyoruz hızlı hızlı. O da hızlanıyor bizimle birlikte.
Sokağımıza girdiğimizde Ali Amca bahçesini belliyor her zaman olduğu gibi. Bahçe çitlerinin önünde bir adam duruyor hazır ol vaziyette. Palabıyıklı bir güvenlik görevlisi. ‘Siz bizi korursunuz, değil mi?’ diyorum. Başını sallıyor sessizce. Sokak eskisi gibi toprak yol. Havanın çok sıcak olmasına rağmen yerler ıslak üstelik. Sokağa girdim, pala bıyıklı görevli bizi koruyacak diye yavaşlıyorum artık. Kardeşim de ben de çok yorulduk zaten.
Adam daha da hızlanıyor ama. Belimden kavrıyor beni. İmdat diye bağırıyorum. Ali Amca çalışmaya devam ediyor bahçesinde. Görüntüsü daha da silik şimdi, hayalet gibi. Adam beni götürmeye çalışıyor. Kardeşimin elini Hala sımsıkı tutuyorum ben. Pala bıyıklı güvenlik görevlisine bakıyorum yardım etsin diye. Sadece izlemekle yetiniyor. ‘Seni oraya bostan korkuluğu diye mi koydular? Yardım etsene!’ diye bağırıyorum. O sadece izliyor…

Hiç yorum yok: