Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



İç Dökmece -1



Hani sövmek istersin de sövemezsin ya. Kırıp dökmek gelir de içinden hep mani olur kimseler, değerli eşyalar, yasaklılar… Olay mahallidir aslında bir yurt odası cinnet için. Kimse bilmez ya hani.


İçinde kopan fırtınaları dindiremez ya yollar, müzikler. Sesler, yüzler, gülüşler. Hepsini toptan katledip çekip gidesin gelir hani.


İşte o haldeyim.


Bir yurt odasında, yabancı bir şehirde, önümde bilgisayarım, içime akan gözyaşlarımla, kırgın ve de yapayalnız oturmaktayım.


Konuşabileceğim kimse yok. Burada kimsenin dili yok. Kalbi de. Kimse neden ağlayamadığımı sormuyor. Kimse ağrılarımın, acılarımın sebebini sormuyor. Bu kadar mı benciller? Bu kadar mı kimsesizim.


Her yol karanlık buralarda. Her yol soğuk. Her yol çıkmaz. İnsanlar hep solgun ve üzgün. Genel hava neden budur hep? Yollar parke taş… Kimse kimsenin umurunda değil.


Kırılgan kalbim fazla yorgun bu ara. Sevdiğim insanlar üzgün. Ben üzgün. Havalardan mıdır nedir? Anlayamıyorum.


Bulunduğum ortamlar fazla gergin belki de. Belki de insanlar fazla agresif. Belki de ben artık delirdim. Bilemiyorum. Tek bildiğim sinirli, üzgün ve yorgun olduğum. Yazı yazamadığım. Ve de midemdeki rahatsızlık.


Evime gitsem ya artık? Gelmedi mi vakti?






Elif Ayvaz


07 Aralık 2010


Hiç yorum yok: