Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Güzel Günlerin Anısına

Sami Bey çok zengindi önceleri. Ama onun kumar tutkusu her şeyini kaybetmesine neden oldu. Sonra da içkiye vurdu kendini. Sarhoş adamın teki oldu çıktı. Her akşam kendisi gibi sarhoşlarla toplanıp meyhane köşelerinde sabahlara kadar içerdi. Bir akşam arkadaşlarıyla her zaman gittikleri meyhanede toplandılar. Kadeh kaldırdılar, içtiler, konuştular, şarkılara eşlik ettiler. Ve Sami Bey her akşam yaptığı gibi hüzünlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı:

-Ah ah! Ben bu hale düşecek adam mıydım? Paraya para demezdim. Çok zengindim. Koskocaman bir şirketim vardı. Ailem vardı. Benim hep o kahrolası kumar tutkum yüzünden hepsi gitti. Çok pişmanım çok…

-Takma kafana be birader! Hayatını yaşa… Allah bir kapıyı kapatırsa; başka bir kapıyı açar. Düzelir her şey…

Sami Bey arkadaşlarını severdi. Bu yüzden de onların her dediğini yapardı. Zaten kumara da onların yüzünden böyle tutulmuştu. Ama yinede onları bırakıp gidemiyordu. Çünkü bütün mal varlığını kaybetmişti. Karısı, onun ve şirketinin iflas ettiğini öğrenince, arkasına bile bakmadan çocuklarını da alarak onu terk etmişti. Zaten birkaç gün sonra da boşanma celbi geldi mahkemeden ve hakim onları hemen boşadı. Hiçbir pürüz çıkmadı. Hakim çocukların kadına verilmesine karar vermişti. Çünkü karşısında duran adam bitmiş bir haldeydi.

Sami Bey hem içine düştüğü bu durum için üzülüyor hem de bu durumdan kurtulmak için hiçbir çaba harcamıyordu. O artık hiçbir şeyin düzelmeyeceğine inanıyordu. Bu yüzden de artık arkadaşlarına kızamıyordu bütün o söyledikleri yüzünden.

En sonunda düşüncelerinden sıyrılıp konuşmaya başladı:

-Nasıl takmam, nasıl takmam… biliyorum bir daha asla geri gelmeyecek. Aman battı balık yan gider. Hadi güzel günlerin anısına kaldırıyorum!

-Güzel günlerin anısına!

Diye bağırdı arkadaşları hep bir ağızdan. Bağırmadan çok bir böğürmeye benziyordu sesleri. Midesi bulandı birden Sami Beyin. Ama belli etmedi kimseye.

Adamlar sünger gibiydi, içtikçe içiyorlardı. Ama nasıl olduysa kalkmaya karar verdiler ve bardaklarında kalan son rakıyı da içip kalktılar artık. Arabalarına bindiler ve bir yarım saat sonra acı bir haber geldi. Bir hatalı sollama sonucu Sami Bey ve iki arkadaşı trafik kazasında hayatlarını kaybettiler.

Sami bey arkasında sadece “Güzel günlerin anısına!” diye kaldırdığı boş bardakları bıraktı…

Elif Ayvaz
1998

Hiç yorum yok: