Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Nefret



         Yıllar önce bir adam nefreti yazmamı istemişti benden. 16 yaşındaydım ve öfkeliydim. Üç sayfa yazdım nefretimi anlatmaya çalışan.
Olmadı.
         Nefret edebilen biri değilim çünkü. Olmamasının sebebi buydu. 23 yaşındayım. Yazmayı deniyorum yeniden.
Gecenin bu saatinde acaba nerededir, ne yapıyordur diye aklıma geldi birden. Ara ara aklıma gelir bu nefreti yazma olayı. Gülümserim. Şimdi nerede, ne yapıyor hiç bilmiyorum oysa ki. Ne telefon numarası var elimde ne de soyadı. Hiçbir şekilde ulaşamıyorum kendisine. Tek bildiğim adı: Orhan. Başka bir bilgim yok.
         Nefret yaşanan duyguların en canlısı. En hırslısı… En çok da can acıtanı. Bazen vücudumu yalayıp geçen bir duygu oluyor. Delicesine bir hınçla dolup taşıyorum. Ama bunun adının tam olarak “nefret” olduğundan emin değilim. Öfke belki, ama nefret değil. Bu duygu hâlâ bana çok uzak.
         …
         Hâlâ yazamıyorum nefreti. Deniyorum ama pek de başarılı olamıyorum bu konuda.
         16 yaşımdan beri nefret deyince aklıma gelen tek şeyse özlem. O adamı özlüyorum. Öykülerden, şiirlerden, şairlerden bahsettiğim o adamı özlüyorum. Şu an dünyanın neresinde, ne yapıyor hiç bilmiyorum. Çok kısa bir zaman için girmişti hayatıma ama onu çok özlüyorum. Onunla yaptığım sohbetlerin tadını hiç kimseden alamadığımdan belki de.
         Yeniden karşılaşma şansımız olabilse keşke…
         Bir tek şey biliyorum. Adı: Orhan…

        

Hiç yorum yok: