Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Gizem senin adın olamaz çocuk!


Bir süredir takipte olduğum biri var. Çok fazla ilgimi çekiyor ve ben buna engel olamıyorum. İlgimi çeken yanı bu kadar gizemli görünmeye çalışması mı yoksa sevimliliği mi anlayamadım gitti.
         Öte yandan aslında benden saklayamadığı şeyler de var. Ya aslında o saklamaya çalışıyor da benden gizlemeyi başaramıyor bir türlü. Baktığım an içindeki her şeyi görebiliyorum. Çok ilginç bir şey. Bu durumdan çok fazla rahatsız olduğunun da farkındayım ama elimden de bir şey gelmiyor. Hiç de iyi bir yalancı değil çünkü. Ben ne yapayım yani!
         Sonra çok fazla şey yaşadığını, ondan uzak durmamı falan ima ediyor. Ama bu benim de elimde değil ki. Ona doğru çekiliyorum resmen. Ben de istemiyorum yoksa yeni bir fırtına.
         Tuhaf bir duygu bir de bu. Sokakta tanımazlıktan geliyorum, eve gelince benim oluyor. Yaklaşınca korkutuyor üstelik beni ama evde yine benim. Resmen tüm gün yolunu gözlüyorum. Sonra görünce rahatlıyorum falan.
         Aşk mı diyeceksin? Bilmiyorum. Öyle hemencecik âşık olamam zaten ben. Olmasını ister miyim onu da bilmiyorum. Eksisi artısı, çarpması bölmesi var üstelik. Hakkında duyduklarım, gördüklerim var. Onun bana anlattıkları, gösterdikleri hatta göstermek istemedikleri de var. Var oğlu var anlayacağın…
         Öte yandan çok çok uzun zamandır yazamadığım gerçeği de var. Bunun altında hissedememem yatıyor. Ama bu aralar içimde yazıya dair kıpırtılar hissediyorum. Bunda da payı büyük. Hani hiçbir  şey olmasa bile sırf hissettirdikleri ve yazdırdıkları için bile tapılası şu an benim için.
         Hadi hayırlısı.

Hiç yorum yok: