Okuyucuma!



Sağlam dişler, bir de sağlam mide-

Budur dileğim senin için!

Sindirebildinse kitabımı,

Barıştı demektir benimle yıldızın!



Nietzsche



Sarı

Dün gece yağmur yağmış. Şarıl şarıl hem de, bardaktan boşanırcasına. Her yer çamur. Vıcık vıcık. Yollara çıkmaya görsün her tarafın çamur oluyor. Ne olacak bu Balıkesir'in hali?
Neyse zor zahmet durağa varabildim. Okula gideceğim. Bakalım otobüs gelecek mi? Bu adam ya yine bizim durağı atlarda giderse? Bazen çok oluyor bu adam. Bunu şikayet etmek gerekir. Ama kimse yanaşmıyor ki. Tek kişi gitsen şirkete " Sadece sen mi şikayetçisin? Niye başka kimse yok?" diye üste çıkmaya çalışır bu adamlar. Allah Allah!
Karşıdan bir otobüs geliyor. İnşallah bizimkidir. Zaten buraya iki otobüs geliyor. Biri çarşıya, öbürü de bizim okulun oradan hastaneye. Ne olur bizimki olsun? Ayy! Yaşasın bizimkiymiş!
Otobüse bindim 5 YTL verdim biletçi kıza. Yüzüme baktı acayip acayip:
-Bozuk yok mu?
-Yok... Zaten en bozuğu da bu...
-Siz bu haftalıkları Cumartesi- Pazar harcasanıza kardeşim, bozuk getirin bana... Ben zor durumda kalıyorum sonra...
-Ben ne yapabilirim. Bu kadar bozuyorlar. Sen bunu bulduğuna dua et.
Kız susuyor. Diyecek bir şey bulamıyor. O da haklı, ama ben de haklıyım. Ha deyince nerden bulayım ben bozuk parayı. Sanki marketler bozuyorlar da. Hem nereye gitsem bozdurmak için "Bir şey al öyle bozayım." Diyorlar. Eee...Zaten para kısıtlı. Bir de orada burada harcarsam okulda ne yapacağım ben.
Öbür durağa geldik. Şu merdivenli bakkalın önündeki durak. Ben duraktan tarafta değilim.
Karşı sokakta çocuklar oynuyor. Üç tane çocuk; ikisi oğlan, biri kız. Su birikintilerinin içine taş atıp eğleniyorlar akıllarınca. Üstleri başları batmış. Önce büyükler atıyor taşı. Sonra sıra küçük kıza geliyor. Daha üç dört yaşlarında falan. Sarı bir donla, sarı bir kazak giymiş. Kumral saçları var, birbirine karışmış. Ayağındaki ayakkabılar ıslanmış. Eli yüzü kirden gözükmüyor.
Oğlan çocuklarının oldukları yerden taşları atıyor, atıyor ama taşlar suya kadar gitmiyor. Yarı yolda düşüyor. Sarı donlu kız sinirleniyor. Ve bir taş alıyor yerden. Suyun yanına kadar gidiyor ve taşı suya atıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi oğlan çocuklarının yanına gidiyor. Ellerini sarı donunun arkasına siliyor. Don daha da bir kirleniyor.
Oğlan çocuklarından biri kıza konuşmaya başlıyor. Konuşmalarını duyamıyorum. Ama hareketlerinden kıza kızdığı belli. Sanırım abisi. Kız hiç umursamıyor. O sadece taşı suya atmayı becerebildiğine seviniyor. Çocuk umurunda bile değil. Bu arada kazağını içine soktuğu sarı donunu yamuk giymiş.

Otobüs hareket ediyor...

Elif Ayvaz

Hiç yorum yok: