Kaybettiklerimden ders
almaya çalıştım bu güne dek. Üzüldüm elbet, fakat dik durmaya çalıştım her
daim. Zor zamanlar geçirsem bile kimsenin önünde yılgınlık belirtisi
göstermedim.
Eleştiriler,
övgülerden çok daha önemli oldu hayatımda. Hep de öyle olacak. Bir şeyi
başarabiliyorsam, kolayca üstesinden gelebiliyorsam zaten sorun yoktur ortada. Ama
başarmak/kotarmak için çok uğraştığım bir işte çok fazla eleştiri alıyorsam da
biliyorum ki doğru yolda ilerliyorum. Çünkü en olumsuz eleştirilerde bile iyi
bir yan görmeye, kendime bir sonuç-yol haritası çıkarmaya çalışıyorum. Nitekim bir
sonraki denememde de güzel sonuçlarını elde edebiliyor olmamdan başardığım da
anlaşılıyor.
Neyse
efenim gelelim konunun özüne: Ben insanlar neden bu kadar eleştirilmekten
korkar bir türlü anlayamıyorum. Yani başkasını eleştirirken tamam, ama
kendilerine gelince mi sorun var. Tuhaf doğrusu. Hem eleştiriden bu kadar
kaçıyorlar hem de dikenli dilleriyle yalıyorlar etrafa saçılan şekerleri. Önce toplayıp
sonra dağıtıyorlar; önce dağıtıp sonra topluyorlar.
Oysa kendine
yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma, demişler.
Anlamak ne zor tüm bunları,
olanları…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder