-Bu yazı gideceği adamı biliyor!-
Yeniden okuyorum konuştuklarımıza –tamam, yazdıklarımıza- … Muayyen günümde de değildim ama ne kadar da sinirli şeyler yazmışım öyle! Küçük bir çocuk gibi davranıyorum bazen. Şu büyüme işine de alışamadım gitti zaten. Yaşımı sorduklarında afallıyorum bir. Durup düşünmem gerekiyor bir süre. ‘Kaç yaşındayım ben yahu?’ Sahi kaç yaşındayım? 21 demek ne kadar da zor geliyor. Daha bu yaştan komplekse falan girmedim tabii ki. Ama yeni yaşıma da alışabildiğimi söyleyemem doğrusu. İşte aralarda bir yerlerdeyim yine. Her zaman kafası karışık bir çocuk olmuşumdur zaten.
‘nadas gerekir hayata bazen…’
Evet, tam da öyle bir dönemdeyim aslında. Ya da bu bir algılama sorunu da olabilir. Gerçekten o bahsettiğim –bahsetmiş miydim?!- fanusun içinde hissediyorum kendimi. Ama bu kez dokusu biraz daha değişmiş gibi. Camdan değil. Ağsı bir şey. İpekten gibi de. Sıcak oluyor bazen. Nefes almakta daha da zorlanıyorum. Neyse… Bu konuyu bitirmek istediğim için…
;) Şu hastanelerdeki kalbin atışını falan kontrol eden şey –adını hatırlayamıyorum, ondan bu kadar uzattım.- gibi olmuş aynı konuştuklarımız. Fazlaca inişli çıkışlı. Şimdilik sonu geciktiriyorum. Orada ipler kopacak, biliyorum. Aptalca bir yola sürüklemişim, biliyorum. Aslında o zaman da farkındaydım ama kendimi bir türlü kontrol edemiyorum işte bazen. Öfke kontrolüyle ilgili bir önlem mi alsam acaba? Son zamanlarda daha da huysuz bir kız oldum ben! Artık durmalıyım, değil mi?
‘ "keşke"lerimiz var hep hiç yere sakladığımız. gereksinim duyduğumuzda çıkarıp kullanıyoruz.
ve o "keşke"ler aslında karşı tarafa değil kendimize olan kızgınlığımızın bir ifadesi...’
ve o "keşke"ler aslında karşı tarafa değil kendimize olan kızgınlığımızın bir ifadesi...’
Keşke… Keşke… Diyorum. Keşke saçmalamasaydım yahu! Ne diye bu kadar saçma yollara girdim ki? Kendi kendime eteğime dikenler doldurmuşum. Ne aptalım, hep!
(Şimdilik bu kadar. Okudukça üzülüyorum. :( Ne aptal bir çocuğum ben yahu!)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder